Propeller

17 Kasım 2010 Çarşamba

Kur Darboğazında İhracatçı ve Faiz Politikası

Uzun yıllar boyunca Türkiye’de güçlü ve değerli kalan Dolar son 2 yıldır bu gidişatını koruyamamakta. 1980’lerden 2007’ye kadar öncelikli yatırım araçlarından biri olan ve enflasyona karşı korunma amaçlı da kullanılan dolar ve diğer gelişmiş ülkelerin dövizleri artık kan kaybetmekte. Bunun en önemli sebebi son yaşanan küresel finansal krizde Dolar ve Euro bölgesinin ekonomik performansı ve dolayısıyla bu ülke ekonomilerine güven bunalımı. Sonuç olarak Türkiye’de de özellikle son iki yılda reel döviz kurlarında bir gerileme, Türk Lirasında ise değerlenme yaşandı.

Bu hareketin reel piyasadaki ilk etkisi Türkiye’nin dış ticaretinde görülüyor. Gelenekselleşmiş olarak ihracatının % 60 ından fazlasını Avrupa ve diğer batı ülkelerine yapıyor olmamızın doğal bir sonucu olarak ihracattan elde edilen döviz gelirlerinin ülkedeki reel karşılıkları azalıyor. Diğer taraftan değerlenen TL ve 2 TL altına inen Euro ve 1,5 TL altına inen Dolar kuru Türk ithalatçısına bir fırsat yarattı. Dışarıya satış yapmakta zorlanan ihracatçı içerde genişleyen ithalat pazarında da rekabet edemez hale geldi. Son aylarda gözlenen dış ticaret açığı da bunun en somut kanıtı. Sonuç olarak ihracatçılar artık hemen her ortamda bu durumdan şikayetlerini dile getirerek hükümetten piyasaya müdahale etmesini istiyorlar.

Peki genel olarak liberal ekonomi politikası yürüten hükümet bu talepler için ne düşünüyordur? Açıklamalar onların da bu sonuçtan rahatsız olduğunu gösteriyor. Uzun dönem boyunca bu liberal politika ulusal ekonomiye çok zarar vermedi ancak oluşan serbest ekonomi yapısı ile uluslararası yatırımcılarla birlikte finansal piyasaları geliştirdi. Şimdi ihracatçının talep ettiği gibi Merkez Bankası aracılığı ile faiz oranlarının düşürülmesi önerisi tartışılıyor. Bu uygulamanın iki önemli etkisi olacaktır. Birincisi düşen faizler sonucu Türk senetlerinin getirisinin düşmesi ile yurtiçi finansal yatırımların azalması olacaktır. Diğeri, bu sebeple Türk lirasına olan talep düşeceği için TL döviz karşısında değer kaybedecek ve döviz kurları tekrar değerlenerek dış ticaret ve ödemeler açığının olumlu yönde değişmesine sebep olacaktır.

Bu tabloda yapılması gereken çok dikkatli adımlarla dış ticaret şartlarını iyileştirmek oluyor. Aksi takdirde gün geçtikçe milli ekonomimiz sermaye piyasaları genleşmiş ancak üretimi zayıflayan, ticareti eriyen, pazarda kan kaybeden finansal açıdan da oldukça riskli bir hale gelebilir.Yine de kur oranlarına yapılacak müdahale ülkedeki yabancı yatırımcılarda piyasa ekonomisinden kopulduğu hissi yaratmamalı, faizler üzerinde yatırımları olanların getirilerini ciddi şekilde azaltmayacak şekilde planlanmalı. Sert bir faiz indirimi ülkeye giren sıcak paranın üretime ve yatırımlara yöneltilmesini engelleyebilir. Türkiye gelişmiş ülkelere kıyasla yatırımcılara sağladığı yüksek faiz getirisindeki avantajını kaybetmeyecek şekilde bu hareketin sınırları belirlenmeli.


                                                                                  Serhan Balvan, 11 Kasım 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder